Kayıtlar

Nisan, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YOLCULUK

     Hayatta var olmak daima sonu belirsiz bir yolculuk.       Uzun uzun yürüyüp bir yere vardığında: yanından geçtiğin binalar teker teker yıkılabiliyor, ağaçlar kökleriyle birlikte üzerine devrilebiliyor ya da en azından büyük yangınlar çıkabiliyor. Bir hiç uğruna yürüdüğün o engebeli yol...      Dalağın şişip, bacağına kramp giresiye yüzdüğün; nefessiz kalıp, yer yer boğulduğun o dalgalı ummanın sonunda bir adaya ayak bastığında:      Biraz soluklandıktan sonra etrafına baktığında, o adada olmaktan nefret edebilirsin.       Hiç kimse sana mutluluğun garantisini veremez, daha doğrusu hiçbir şey. O çıkmaz sokakta yalın ayak; ağlak, büyük gözlerinle göğe bakakaldığında da suçlayamazsın Tanrını. Mutsuzluğunun sorumluları varsa da inan ortada olmazlar.       Hayat aslında seçeneklerle de dolu. Mutlaka seni iki yolun ortasında bırakabiliyor. Birini seçmen gereken bir yol. Burada can sıkıcı nüans ise şu: seçmek zorunda oluşun. Aynı hayatta gittiğin yolun bitiminde kalbin paramparça o