Kayıtlar

Temmuz, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Buğday tarlalarını yuttum, sarı kustum

Resim
O seferki dönüşü unutturmuyor hiçbir seyahat, o yoldaki bütün buğday tarlalarını ezberledim, sarının her renginden tiksindim ve seni o gün geride bırakamadım. En büyük hatamdı, sen o gün geride kalmalıydın.  Hepsinin kalbimi kirmak için çıktığı bu yolculukta sen kılını bile kipirdatmadin. En çok buna gücendim. En çok buna ağladım o gece. O gün en çok kalbimi bile kırmadigin için öfke doldum sana. Buğday tarlaları bomboş kaldı ikindi vakti... hep böyle sarılar mıydı yoksa hiç bana degmedigin için mi bu hale geldiler? Gözlerimin rengiyle alakali bir durum muydu yoksa, çay demledin de içmedim mi? Elektrik santrallerinde sevişemedik diye kızgınım sana yine de bu yüzden santrifüj beton direklerden atmayacağım kendimi. Intihar edersem beni öldürebilme ihtimalini yok ederim. En çok canımız acıdığında karşılaşmak istiyorum ve kimin ayakta kalacağını görmek. Herkes oyunu senden yana kullanıyor. Bahisleri kapattım ama özgüvenim zedelenmedi. Ben seninle savaşmayı sevdiğim için geldim o gece.

O kalp kırılacak

    Duvarları başka renge boyadım o gün. Yikamadigin duvarı değiştiriyorsun çünkü. Canını sıksa da gerçeği yok edemiyorsan, görmezden gelmeyi kolaylastiriyorsun.      Uğur böceğinin konmasını beklemek istemiyorum artık o dala. O dal kuruyali yarim asır olmuş. Çatlamış elleri, yüz bulamamış dualarıyla kendi ediyor kendi buluyor insan. Göz göre göre. O ağacı budadılar, yeşermedi yeniden.     Son gördüğüm kabusu hatirlamiyorum. Birkaç kalitesiz uyku öncesi, ibreyi sona vurmuş tahammülsüzlük. Kendine tahammülü kalmıyor insanın. Yine de martı olmak da istemezdim. Caretta caretta da. Ertesi gece olmak isterdim. Iyisiyle kötüsüyle o gecenin.     Çorabının söküğünü diken o kadın, en kırmızı rujuyla sigarasını söndürdü kül tablasinda. Ağzına kadar dolu ve leş gibi kokan kül tablası. Duvarlar çatlak, rutubetli, yıkık. Duvarların boyanması gerekiyor. O kül tablasıyla öldürdü leş gibi adamı. O kadın aslında yok, o adam aslında kendi leşi.     Dağlarım denize paralel uzandı hep. Bazen depremler ol