Buğday tarlalarını yuttum, sarı kustum

O seferki dönüşü unutturmuyor hiçbir seyahat, o yoldaki bütün buğday tarlalarını ezberledim, sarının her renginden tiksindim ve seni o gün geride bırakamadım. En büyük hatamdı, sen o gün geride kalmalıydın. 


Hepsinin kalbimi kirmak için çıktığı bu yolculukta sen kılını bile kipirdatmadin. En çok buna gücendim. En çok buna ağladım o gece. O gün en çok kalbimi bile kırmadigin için öfke doldum sana. Buğday tarlaları bomboş kaldı ikindi vakti... hep böyle sarılar mıydı yoksa hiç bana degmedigin için mi bu hale geldiler? Gözlerimin rengiyle alakali bir durum muydu yoksa, çay demledin de içmedim mi? Elektrik santrallerinde sevişemedik diye kızgınım sana yine de bu yüzden santrifüj beton direklerden atmayacağım kendimi. Intihar edersem beni öldürebilme ihtimalini yok ederim. En çok canımız acıdığında karşılaşmak istiyorum ve kimin ayakta kalacağını görmek. Herkes oyunu senden yana kullanıyor. Bahisleri kapattım ama özgüvenim zedelenmedi. Ben seninle savaşmayı sevdiğim için geldim o gece. O gece aynı şişeden şarabı içerken o yüzden yağmur yağıyordu. Islandık ve sevişmedik en çok bu dokundu bir başka gece. Baska seçeneğim yokmuş gibi hissediyordum seninleyken, şimdiyse öyle değil ama... şimdi seçenekler beni sunuyor sana. Seni ağlatıyor bana. Tekrar karşılaşacağımız anı bekliyorum. Içimde buğday tarlaları tanri sahidim olsun öyle kırmızı öpeceğim ki seni; "seni çok özlemişim" demek zorunda kalacaksın ve ekleyeceksin "artık bir çocuk değilsin". Gulumsemiycem sana bakarken, sadece seni izleyip meraktan catliycam acaba bunun için tanrı affedecek mi beni?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bu mutlu sonlu bir hikaye

Kelebekler ve Uçurtma

Batak