Kayıtlar

Temmuz, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yeşil Pembe Rüya Gibi II

Resim
    Yeşil Pembe Rüya Gibi II       ''Tanrım bana bir dünya ver yeşil pembe rüya gibi...''        Durmaksızın yankılanıyordu zihninin içinde. Kafa tasını patlatıp çıkacak gibiydi o ses. O duru ses... Durmuyordu lakin devam ediyordu: ''Bıktım artık yaşamaktan. Son kadehte zehir sun saki.'' İnsanın acı çekme katsayısının zirvesine gelmişti, yaşadıklarının yaşayacaklarının teminatı olmasından korkuyordu zira.        Durumun özeti hüsran olmasıydı yine. Ne istediğine dikkat et kategorisine de girebilirdi aslında bu. Rüya istemişti ve almıştı. Gerçekle hayali ayırt mı edemiyordu acaba? Bu kez sadece kendine kızdı. Kaderi veya insanları suçlamanın anlamı yoktu. İşin tuhaf yanıysa insan alışamıyordu aslında yenilgilere, alıştığını sanıyordu artık acıtmıyor sanıyordu, hepsi bu.       Her neyse bir sabah öyle mutlu uyandığı için mutsuzdu yalnızca. Üçüncü şahıs olarak bahsettiğinin de kendisi olduğu apaçık ortadaydı üstelik. Tekrar eden bir hengam

Yeşil Pembe Rüya Gibi I

Resim
         Yeşil Pembe Rüya Gibi I      Günlerden rüya, rüyalardan bir gün.       Bir masalın başlangıcı gibi. Güzel uyanılmış bir sabah gibi. Yeni demlenmiş çayın kokusu gibi. Midedeki kramp gibi. Yeni bir yol gibi. Yağmur gibi, çakıl taşları gibi, karanfil gibi, mürekkep gibi, cesaret gibi, söz gibi...      Uzun zamandır hissetmediği duygularla açmıştı gözlerini o sabaha. Kalbi ağzından fırlayacak kadar heyecanlıydı. Törpülediğini sandığı anlamsız umutları yine, yeniden gün yüzüne çıkmıştı. Aklında ne hayal kırıkları kaldı ne başka bir şey. Aşkla uyanmıştı, aşık uyanmıştı.      Hayatını birini sevmeden devam ettirme fikrini kendine empoze etmişti aslında nasıl oldu da bir kez daha aşık olmayı başardı? Gariptir. Üstelik rüyasında, var olmayan birine. Var olmadığını sandığı...      Olası mıydı acaba, daha önceden hiç tanımadığı birini adına kadar rüyada görmek. Bilim bu durumu net bir şekilde noktalıyordu aslında: bilinç altıydı bilmem neydi diyerek. Kader insanlarına bilim

Alelacele

Resim
     Üç dört parça bulaşık vardı mutfakta, yarım yamalak yıkayıverdim. Bu sırada çamaşırlıkta çoraplar kurumuş toplanmayı bekliyorlardı. Baktım da ne kadar desen desen ve renkliler. Bilinç altımı yansıtıyorlar sanırım. Hemen eşleyip, iç içe sokup, topladım onları. Çekmeceye attığım gibi çoraplarımı, odamın dağınıklığı yordu beni. O kadar uzun boylu değil ama sonra halledeyim odayı deyip hızla uzaklaştım.       Sanki çok zamanım varmış gibi bilgisayarı açıp, hareketli bir Sezen Aksu şarkısı açtım. Çok sevdiğim o dostun dediği gibi duygusal şarkılarından daha başarılılar galiba gerçekten. ''Böyle de nispet olmaz ki seni gidi zalim yar...''      Evden biran önce çıkmam gerektiği için biraz dans etmeye karar verdim, dans edip bir yandan da çarşafları dürüp kanepenin altına koymayı başardım. Boş şişeleri torbaya koydum akabinde, keşke baş ağrımı da çıkartıp atabilsem aynı şekilde.       Dişlerimi fırçaladım hızlıca, duşa girdim ardından. Duş ve banyo ayırımını yapabil

Batak

Resim
     Hiç bilmediğiniz birini tanımanın bin bir çeşit yöntemi vardır şu hayatta. Farklı farklı tanışma hikayeleri. Ortak arkadaş vasıtasıyla olan mesela en sıkıntısız olanıdır. Her iki taraf için de referans vardır ortada, garantidir. Sosyal mecralardan birileriyle tanışılabilir, samimiyetsiz olabilir. Durakta, hastanede, barda... Alternatifler böylece uzayıp gidebilir. Hakkında çok şey bilmediğiniz birini en iyi tanımanın yeri ise kesinlikle batak masasıdır.      Duygularımızı rahatça ifade edebildiğimiz birçok yer vardır, kontrolsüzce ifade edebileceğimiz yerler kısıtlıdır yine de. Çözmek istediğiniz birini alın karşınıza ve eşli batağa giriniz. Onun eline güvenerek oyuna giriniz ve batınız. Yüzünde öfkeden acımaya kadar o kadar çok şey belirme ihtimali var ki ve bu kontrol edilemez. İnsanlardaki kazanma hırsını ve kaybetme zafiyetini gözlemleyebileceğiniz en doğal ortamlardan biridir. Bu konuda tez bile hazırlanabilir.       Hayat ve insanlar üzerine sayfalarca yazılar yazıp duruyo