Yeşil Pembe Rüya Gibi I

   
    


Yeşil Pembe Rüya Gibi I

     Günlerden rüya, rüyalardan bir gün. 
     Bir masalın başlangıcı gibi. Güzel uyanılmış bir sabah gibi. Yeni demlenmiş çayın kokusu gibi. Midedeki kramp gibi. Yeni bir yol gibi. Yağmur gibi, çakıl taşları gibi, karanfil gibi, mürekkep gibi, cesaret gibi, söz gibi...
     Uzun zamandır hissetmediği duygularla açmıştı gözlerini o sabaha. Kalbi ağzından fırlayacak kadar heyecanlıydı. Törpülediğini sandığı anlamsız umutları yine, yeniden gün yüzüne çıkmıştı. Aklında ne hayal kırıkları kaldı ne başka bir şey. Aşkla uyanmıştı, aşık uyanmıştı.
     Hayatını birini sevmeden devam ettirme fikrini kendine empoze etmişti aslında nasıl oldu da bir kez daha aşık olmayı başardı? Gariptir. Üstelik rüyasında, var olmayan birine. Var olmadığını sandığı...
     Olası mıydı acaba, daha önceden hiç tanımadığı birini adına kadar rüyada görmek. Bilim bu durumu net bir şekilde noktalıyordu aslında: bilinç altıydı bilmem neydi diyerek. Kader insanlarına bilim yeter miydi? 
     Aradan günler geçti, çıkamadı etkisinden. Bir dostuna anlatmakta buldu çareyi. Anlattıkça saçma bir hal aldı kafasında. Karşı tarafa mantıklı ve ilahi bir olay gibi gelse bile, o kendini frenlemeyi iyi biliyordu. Kendini en son rüzgara bıraktığında, nasıl alabora olduğunu unutmuş değildi.
     Her zamankinin aksine destek beklememişti bu kez birinden. Gördüğü güzel bir rüya ve uzun zamandır hissetmediği kadar iyi hissetmekle yetinecekti. Unutuncaya kadar yüzünde beliren tebessüme razıydı. Unutulurdu çünkü, insan unuturdu. 
     Şiir yazmak istedi içinden, kağıda dökmeden. Zihninde bir şiir yazıp onu kalbine gömecekti. Güzel bir şiir belirdi aklında. Gurur duydu geçmişteki mağlup müsabakalarından, hiç var olmayan bir şiirle içebilirdi artık kahvesini. 
     Başka bir vakitte yine kahvesini içerken, o tarihi sokakta. Duvarları hala sağlam o kalenin içinde: gözleri gözlerine değdi. Aklını yitirebilirdi o an. Durmuştu sanki zaman, yüzyıllardır akmıyordu ya da. Kum taneleri havada, göz bebeklerinde bir başka çift yeşil göz. Mümkün müydü sahiden rüya gibi şeyler yaşamak? Sağdan soldan duymuştu çünkü rüya gibi anlar olabiliyordu insanın ömründe. Yaşam bir uykuya dönüşmüştü, uykudan uykuya uyanmış, sonra yine uykuya uyumuş kadar gerçek üstü. O an uyumak istedi tekrar ve tekrar o rüyaya dalmak, yine... O rüyada yaşamak, o rüyayı sonuna kadar yaşamak istedi...
     Hayatta mucizeler de vardı ve o bir mucizeye denk gelecek kadar şanslıydı. Bunu yaşamayı hak etmişti ve yaşayacaktı...

     

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bu mutlu sonlu bir hikaye

Kelebekler ve Uçurtma

Batak